Omega-3 ve proteinden zengin, sofraları süsleyen deniz ürünlerinden bazıları vücuda verdiği yararın yanında zarar da veriyor. Denizlerdeki kirliliğin artması, ürünlerinde de ağır metal oluşumunu tetikliyor.
Tenis oynarken kendinde yavaşlama, ayaklarında karıncalanma ve dengesizlik hissettiğini belirten yemek eleştirmeni Vedat Milor de 2007 yılında cıva zehirlenmesi yaşadı. Ellerinin titremesinin cıva zehirlenmesinden kaynaklandığını tahmin ettiğini dile getiren Milor, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:
“Zamanında iyi tenis oynardım ama birden koşarken yalpalamaya başladım. Bir yavaşlık ve dengesizlik söz konusuydu. Ayak parmaklarımda garip hisler belirmeye başladı. Durup dururken acıyordu, katılaşıyordu, kaşınıyordu ve karıncalanıyordu. Kendi doktorum önce şeker hastalığından şüphelendi, onun testi yapıldı ama bir şey çıkmadı. Nörologa göründüm ve ağır metal testi yaptırdım. Cıva ve arsenik çıktı. Cıva denizden, arsenik ise pestisitlerden, meyve ve sebzelerden gelir. Cıva özellikle bağışıklık sistemini etkiliyor ve belli bir eşiği geçince beyni de etkiliyor. Napolyon’un cıva zehirlenmesinden öldüğü söylenir. Özellikle midyede çok oluyor. Bir Türk doktoru ‘midye yiyeceğine, pil kemir daha iyi’ demişti. Bunu bilmiyordum. Vücuttan tamamen çıkmıyor, kalıcı hasarları olabiliyor
Bir süre deniz ürünü hiç yemedim. Hastalığım tam normale inmedi ama kabul edilebilir seviyelerde kaldı. Yurt dışında tarım bakanlıkları hangi deniz ürünlerinde ne kadar cıva olduğunu açıklıyor. Küçük balıklarda yok. Balıklar cıvadan zehirlenince kaskatı kesiliyor, onları avlamak daha kolay oluyor. Biz de onları yiyoruz. Kuruntu yapmayın ancak kendinizde yavaşlık, dengesizlik, karıncalanma hissediyorsanız o zaman doktora görünüp ağır metal testi yaptırmakta fayda var”
Cıvanın inorganik bir madde olup deniz içindeki bakteriler ve mikroorganizmalar tarafından metil hale geldiğine dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Murat Doğan ise “Asıl zehirli olan metil cıva. Balıklarda, diğer kabuklu canlılarda olan metil cıvadır. Denizde 1 birim cıva varsa 100 birime yakın cıva balıkta birikebiliyor” dedi.
Cıvadan uzun yaşayan büyük balıkların daha fazla etkilendiğini dile getiren Doğan, “Kılıç balığı 20 yıl, ton balığı da 5 yıla kadar yaşayabiliyor. Bunlarda biyokonsantrasyon dediğimiz bir sistem var. Balığın vücudunda bu cıva birikiyor. Dip balıklarında tehlike daha fazla ama yüzey balıkları ve hamsi, istavrit gibi küçük balıklarda tehlike daha az. Haftada 1 kere büyük balık tükettiğinizde problem yaşamayabilirsiniz. Yapmamız gereken haftada en fazla 1-2 kez balık tüketmektir. Biz kabuklu canlıları sindirim sistemiyle birlikte tükettiğimiz için onların iç organlarında cıva birikmesi daha fazla olabiliyor. İstiridye ve midye buna örnek verilebilir ama yengeçte çok fazla yok” diye konuştu.
Günlük olarak 0,05 miligramdan fazla cıva alındığında hastalıkların belirti vereceğini ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Murat Doğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Fazla tüketildiğinde, karaciğerimizde, böbreklerimizde, beynimizde birikmeye neden oluyor. Daha sonrasında bunun toksik etkilerini görmeye başlıyoruz. Sinir sisteminde problemler çıkmaya başlıyor. Böbrek ve karaciğerde hasarlara neden oluyor. Bunu engellemek adına yapılması gereken daha küçük balıklara yönelmektir. Hamile ve emziren kadınların da çok dikkat etmesi lazım. 3-6 yaş arasındaki çocuklarda da nörolojik problemlere neden olabiliyor”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.